Tarım İlaçları Güvenli Tarımın Neresinde?
Dünyadaki aşırı nüfus, yeryüzü kaynaklarının gelecek düşünülmeden tüketilmesi bu kadar nufusun nasıl besleneceği problemini doğurmuştur. İnsanların bir kısmı gereksinim duydukları gıda maddelerinin çok daha fazlasına ulaşır ve hatta milyonlarca ton gıda çöplere giderken dünyada 150 milyon çocuk yetersiz beslenmekte ve buna bağlı ölümler gerçekleşmektedir.
Tüketilmiş doğal kaynaklar artık gereksinime cevap veremediği için insanların büyük çoğunluğu gıda adı altında pek çok açıdan sağlıksız ve riskli yiyecek maddeleri tüketmektedir.
Gıda sağlığını tehdit eden faktörlerden biri de bilinçsiz ve aşırı tarım ilaçlarıdır.
Değil organik tarım iyi, sağlıklı tarım bile artık ulaşılabilir bir durum değildir.Bir türlü kontrol altına alınamayan /alınmayan dünya nüfusunu besleyebilmek iddiasıyla dünya piyasalarına hakim olmaya çalışan uluslar arası tröst tohum sağlayıcı şirketlerin dünyaya verdiği zararlar elbette başka birçok yazı konusu olmaya hak kazanmaktadır. Bizim burada üzerinde duracağımız konu ise tarımda kullanılan sakıncalı ve bilinçsiz böcek öldürücü ilaçlar ve verdikleri zarar üzerinedir.
Türkiye’de tarım endüstrisinin yılda 1,5 milyon ton pestisit ve 160 milyon tonun üzerinde gübre kullandığı tahmin edilmektedir. Kullanılan tarım ilaçları bitkilerdeki böcekleri, mantarları, bakterileri ve yabancı otları öldürmektedir. Ancak, kullanılan tarım ilaçları bitkilerde kalıntı bırakmaktır (Rehber ve Turhan 2002). Bitkilere bilinçsiz uygulanan tarım ilaçları topraktan yıkanıp yer altı sularına ve atmosfere karışmaktadır. Bunun sonucunda pestisit uygulanmamış tarım arazilerinde tarım ilacı kalıntısı tespit edilmektedir (Turgut 2003; Barlas ve ark. 2006; Kolankaya 2006). Tarım ilaçlarının faydalı organizmalar üzerinde olumsuz etkisi nedeniyle doğal denge bozulmaktadır (Morales 2002). Ayrıca tarım ilaçlarının sürekli uygulanması dirençli populasyonları ortaya çıkarmaktadır. Sonuç olarak direnç kazanmış populasyonları öldürmek için daha çok miktarda toksisitesi yüksek tarım ilacı kullanılması gerekmektedir (Ahmad ve ark. 2008). Tarım ilaçlarının aşırı uygulanması sonucu çevreye, sucul organizmalara, toprakta yaşayan canlılara ve insan sağlığına zarar vermektedir (Anonymous 2018; Turgut 2006, 2007).
Elbette ki doğru ve dozunda pestisit kullanımı günümüzün dünyasında kaçınılmaz gibi görünse de biz burada sakıncaları bilinen bazı pestisitler konusunda farkındalığı arttırmayı amaçlıyoruz.
1)PARAQUAT:
Paraquat dünya genelinde A.B.D.,Kanada,Avusturalya,Japonya ve Yeni Zelanda gibi tarımsal üretimde tanınmış 90’dan fazla ülkede yaygın kullanılan herbisittir.
Brezilya Ulusal Sağlık İzleme Örgütü Paraquat’ın üreme hücrelerinde mutajenik etkisinin olmadığıyla ilgili yeni bir bilimsel kanıt sunulmadığı takdirde ilacı 3 yıl içerinde yasaklayacağını bildirmiştir.Anvisa’da çalışan toksikolog Silvia Cazenave mutajenik etkisi olan Paraquatın Parkinson hastalığına neden olduğunu açıklamıştır.Ayrıca, insan sağlığı için aşırı toksik olduğu belirtilen paraquatın yasaklanmasını savunmuştur.Paraquat astım gibi kronik hastalıkları olan kişilere büyük risk oluşturmakta ve en çok zararı akciğerlere vermektedir.Ayrıca paraquat’ın kimyasal formülü Vietnam Savaşında kullanılan ölümcül portakal gazına benzerlik göstermesi nedeniyle insan sağlığına yüksek derecede zehirli olduğu açıklanmış ve ilacın geçmişiyle endişeler gündeme getirilmiştir.A.B.D Çevre Sağlığı Örgütü (EPA) sindirim,göz ve deriyle temas yoluyla meydana gelen paraquat zehirlenmerini önlemek için sadece sertifikalı operatörler tarafından tarafından uygulama yapılması gibi kısıtlamalar getirmiştir.
Paraquat’ın yüksek toksisitesi (zehirliliği) nedeniyle dünyada 50’den fazla ülkede kullanımı yasaklanmıştır. Paraquatın az bir miktarının yutulmasının bile insanı öldürmeye yeterli olduğu açıklanmıştır. Ayrıca Paraquat çevreye oldukça zarar vermekte ve doğal dengeyi bozmaktadır. Çin Paraquatın yüksek toksisitesi ve panzehirinin bulunmaması nedeniyle ilacın satışını ve kullanımını 2020 Eylül’e kadar yasaklayacağını bildirmiştir. Bu süreç içerisinde Çin paraquat ruhsat başvurularını kabul etmeyeceğini bildirmiş ve ilaç denemelerini yasaklamıştır. Çin’in üçüncü büyük paraquat ithalatçısı olan Vietnam ise ilacı 2017 yılının başında yasaklayacağını duyurmuştur.
Paraquat’ın kullanıldığı ülkelerden ithal edilen tarımsal ürünlere dikkat edilmeli ve detaylı kalıntı analiz sonuçları uygun olması halinde ürünlerin ülkemize giriş izninin verilmesinin doğru olacağı öngörülmektedir.2013 yılında ülkemizde imalat ve ithalatı yasaklanana dek yıllık paraquat tüketimi 2.250 tondu.Uzun yıllar önce yasaklanan DDT ile ilgili çalışmalar pestisitlerin toprakta 60 yıldan fazla kaldığını kanıtladığına göre topraklarımızın kaç yılında temizleneceğini hesaplarsınız.
2) GLYPHOSATE:
Yabancı ot öldürücü yani herbisit olan glyphosate aktif maddesi yabancı otlarda cıkış sonrası uygulanan bir tarım ilacıdır. Uygulandığı tüm yabancı ot türlerini öldüren yani seçici olmayan glyphosate geniş etkiye sahiptir. Glyphosatın dünya genelinde tüketim miktarı ise 8.6 milyon tondur. 2013 yılında ülkemizde tüketilen glyphosate miktarı yaklaşık 6.200 tondur. Uluslararası Kanser Araştırma Örgütü (IARC) uzmanları 2015 yılında yaptığı çalışmada glyphosatın insanlarda kansere neden olabileceğini rapor etmiş ve tüketicilerin endişelerini arttırmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gıda Tarım Örgütü (FAO)’nün 2016 yılında gerçekleştirdiği çalışmasında Glyphosate’ın insanlarda kansere neden olmadığını bildirmiştir. Ülkemizde glyphosatın tarımsal üretimde kullanıldığı bitkiler turunçgil, bağ, fındık, zeytin ve kültür bitkisi yetiştirilmeyen demiryolu vb. alanlardır. T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı glyphosatın kullanımına herhangi bir kısıtlama getirmemiştir.
Genetiği değiştirilmiş bitkilerin (GDO) ekim alanlarının genişlemesiyle birlikte glyphosate tüketimi artmıştır. Bu nedenle yaklaşık 24 yabancı ot türünde glyphosata karşı etkisizlik yani direnç gelişimi rapor edilmiştir (Heap 2013). A.B.D.’de 1974 yılından itibaren 3.2 milyon ton glyphosate tarımsal üretimde uygulanmıştır. Glyphosatın dünya genelinde tüketim miktarı ise 8.6 milyon tondur (Anonymous 2014). Ülkemizde ise 2017 yılında tarımsal üretimde 11.759 ton yabancı ot ilacı uygulanmıştır (TÜİK 2017). 2013 yılında ülkemizde tüketilen glyphosate miktarı yaklaşık 6.200 tondur (Tarım Bakanlığı 2013). Yabancı otlarda meydana gelen direnç gelişimi nedeniyle günümüzde Glyphosate tüketiminin arttığı tahmin edilmektedir. Ülkemizde glyphosatın tarımsal üretimde kullanıldığı bitkiler turunçgil, bağ, fındık, zeytin ve kültür bitkisi yetiştirilmeyen demiryolu vb. alanlardır (Monsanto 2008).
Uluslararası Kanser Araştırma Örgütü (IARC) uzmanları 2015 yılında yaptığı çalışmada glyphosatın insanlarda kansere neden olabileceğini rapor etmiş ve tüketicilerin endişelerini arttırmıştır. Çünkü glyphosate kalıntısı bal ve yulaf dahil olmak üzere birçok gıda ürününde tespit edilmiştir (Anonymous 2017b; Anonymous 2018). Ancak, Avrupa Gıda Güvenliği Örgütü (EFSA) ve Avrupa Kimyasallar Örgütü (ECHA); Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Gıda Tarım Örgütü (FAO)’nün 2016 yılında gerçekleştirdiği çalışmasına bağlı olarak Glyphosatın insanlarda kansere neden olmadığını rapor etmiş ve Avrupa Birliği (AB) glyphosatı kullanımını 5 yıl süreyle uzatma kararı vermiştir.
Uluslararası Kanser Araştırma Örgütü (IARC)’nde uzman Charles Jameson 2015 yılında gerçekleştirdiği araştırmada glyphosata maruz bırakılan farelerde “non-Hodgkin Lymphoma” hastalığının ortaya çıktığını bildirmiştir (Anonymous 2018g). Avrupa Birliği (AB) Glyphosatın lisans süresini 5 yıl uzatmasına rağmen Fransa bu karara uymayı reddetmiş ve glyphosate kullanımını 1 Mayıs 2021 tarihinde sonlandıracağını açıklamıştır (Anonymous 2018a). Avrupa Birliği (AB)’nin tartışmalı kararı olan glyphosate kullanım süresini 5 yıl uzatmasının ardından Almanya glyphosate kullanımını sınırlandıracağını duyurmuş ve en kısa süre içerisinde glyphosatı yasaklayacağını açıklamıştır . Fransa, Belçika, Yunanistan, Luxembourg, Slovenya ve Malta’nın tarım bakanları glyphosatın kullanımının tehlikeli olduğunu belirtmiş ve Aralık 2022’ye kadar yasaklanması için 1 milyondan fazla tüketicinin imzasını toplamıştır (Anonymous 2017b). 2016 yılı verilerine göre 61.8 milyon kg Glyphosate ithal eden Thailand ilacın uygulanmasına kısıtlama getirmiştir.Buna karşılık en son ve çarpıcı sonuç 2018 yılında yaşanmış ve glifosat aktif maddesi yüzünden kansere yakalandığını söyleyen bir bahcevanın glifosat aktif maddesi üreticisi Monsantoya karşı açtığı davada California mahkemeleri şirketi bahçevana 289 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum etti.
Kısa bir süre önce Bayer tarafından satın alınan ve glifosatın kansere yol açmadığını savunan şirket kararı temyiz etmeyi planladığını açıkladı.
Bu glifosatla ilgili ilk kanser devası idi.İlaç hakkında ABD’de açılmış 500’den fazla dava bulunuyor.Bu kararın diğer davalara emsal oluşturacağı düşünülüyor.
2015’te Dünya Sağlık Örgütüne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmalar ajansı glifosatın muhtemelen kansorejen olduğunu açıklamıştır. Buna karşılık Amerikan Çevre Koruma Ajansı (EPA) dikkati kullanıldığında glifosatın güvenli olduğunda ısrar ediyor.Monsanto aynı zamanda dünyanın en büyük Genetiği değiştirilmiş Organizmalı (GOD) tohum üreticileri arasında yer alıyor.
Glifosatın güvenilirliği kanıtlanana dek uzun süreli toksikolojik çalışmalara devam edilmeli, bu süreç içinde glifosat alternatiflerinin bulunması için gerekli araştırmalar yapılmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı daha önce Monsanto, şimdi Bayer firmasının ruhsat sahibi olduğu Roundup,ticari isimli glifosat aktif maddesini ilk kez 1983 yılında tescil etmiştir. Glifosat kullanımı herhangi bir ksıtlama olmadan günümüzde dek devam etmektedir.
3) CHLORPYRİFOS
Chlorpyrifos aktif maddesi tarımda ve çevre sağlığında kullanılan organik fosfor grubuna ait böcek ilacıdır. Chlorpyrifos böceklerin sinir sisteminde bulunan asetilkolinesteraz enzimine geri dönüşü olmayacak şekilde bağlanarak nöron iletimine etki etmektedir (Foumier ve ark. 1996). İnsanda ise plasma ve alyuvar kolinesteraz enzim sentezini durdurmaktadır (Richardson 1995). Ayrıca, Chlorpyrifos akut zehirlenmeye neden olmaktadır. Chlorpyrifos’un başlıca zehirlenme belirtileri göz bebeklerinin küçülmesi, sık idrara çıkma, isal, terleme ve aşırı tükürük salgılanmasıdır (O’ Malley 1997). Türkiye’de tarımda 2017 yılında toplam 11.436 ton böcek ilacı kullanılmıştır (TÜİK 2017). 2013 yılında yaklaşık 3.000 ton Chlorpyrifos tarımsal üretimde uygulanmıştır. Chlorpyrifos’un tarımsal üretimde kullanıldığı bitkiler zeytin, ayçiçeği, nohut, mısır, mercimek, pamuk, hububat ve şeker pancarıdır (DowAgro 2016).
Hawaii Chlorpyrifos’un kullanımını yasaklamış ilk A.B.D. eyaletidir. Nörotoksin olan chlorpyrifosun çocukların beyin gelişimine zarar verdiğini rapor etmiştir (Anonymous 2018a). A.B.D.’nin California eyaleti ise Chlorpyrifos’u zararlı kimyasallar listesine eklemiş ve insanların üreme sistemine zarar verdiğini belirtmiştir (Anonymous 2017). Thailand Chlorpyrifos’un kullanımını insan sağlığına olan olumsuz etkileri nedeniyle yasaklamıştır (Anonymous 2017a). Birleşik Krallık (UK) ise Chlorpyrifos’un satış ve kullanımını Nisan 2016 yılında yasaklanmıştır (Anonymous 2016).
Ancak, A.B.D. Çevre Koruma Örgütü (US EPA) chlorpyrifos kullanımının yasaklanma kararını desteklemeyi reddetmiştir.İlgili kararında chlorpyrifosun A.B.D.’de tarımı için alternatifi olmayan ve ekonomik bir kimyasal olduğunu bildirmiştir (Anonymous 2017b). Avustralya pesitisit ve hayvan sağlığı ilaçları örgütü ise yaptığı çalışmada Chlorpyrifos’un sinir sisteminde olumsuz etkiye neden olmadığını rapor etmiştir (Anonymous 2017c). A.B.D. Çevre Koruma Örgütü (US EPA) çevreci örgütlerin Chlorpyrifosu yasaklanması için yaptıkları başvuruyu reddetmiştir (Anonymous 2017d). Chlorpyrifosun kullanımı için alınmış bu kararlar politik ve ekonomik nedenlere dayandığı düşünülmektedir.
Ülkemizde ise Chlorpyrifos aktif maddesinin Elma, Armut, Şeftali, Bağ, Patates, Domates, Biber, Patlıcan ile Meyve ve Sebze genel tavsiyeleri iptal edilmiştir. T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Chlorpyrifos içeren tarım ilaçlarının yeni ruhsat başvurularının kabul edilmemesini ve ruhsat aşamasında olan Chlorpyrifos içerikli ürünlerin ise 2018 yılında yapılacak olan değerlendirmeye kadar ruhsat ve tavsiye işlemlerinin askıya alınması kararına varılmıştır (Anonymous 2016a).
Hazırlayanlar
Uzm.Dr.Özlem Karahasanoğlu
Ziraat Yüksek Mühendisi Mert Sular