Ergenlikteki İlişki Kurma Becerileri Erişkin Hayatı Etkiliyor
YAŞITLARIYLA İYİ İLETİŞİM KURAMAYAN ÇOCUKLAR ERKEN YAŞLANIYOR
Virginia Üniversitesi Ergen Psikolojisi Biriminin yaptığı bir çalışmaya göre arkadaşlarıyla iyi iletişim kuramayan ergenler erişkinliğe ulaştıklarında erken yaşlanma belirtileri gösteriyorlar.
1998 yılında Charlottesville’ de 13 yaşındaki 184 ergenle çalışma başlatılıyor. Yakın arkadaşlıkları ve romantik ilişkileriyle ergenlerler 30 yaşına dek görüşmeler yoluyla izleniyor.
Yaşıtlarıyla almaya ve vermeye dayalı ilişkileri iyi kurabilen ,sıkıntılı durumlarda hem ilişkiyi koruyup hem de sorunları çözebilen ergenlerin 30 yaşında vücut yaşları bunları yapamayan ve kendi kendine yapışıp kalan ergenlere göre patofizyolojik olarak daha genç bulunuyor.
Çalışmanın yürütücüsü olan Prof: Joseph Allen diyor ki : ‘ İlişkilerde başarılı olan gençler aynı fikirde olmadıkları durumlarda karşı çıkarken huysuz veya agresif olmayıp niçin karşı çıktıklarını etraflıca anlatıp diğerlerinin herkesin bu konudan farklı yararlanımları olabileceğini gruba anlatmayı başarabilenler oldu ‘ diyor.
Buna karşılık arkadaşlık ilişkilerinde başarısız olanlar ise çabuk sinirlenip aynı fikirde olmadıklarına düşmanca davrananlar; bir yandan da kendi istediklerini veya karşı çıkış sebeplerini ifade edemeyenler olmuş.
İlişkilerde başarılı olmanın tohumlarının ise evde atıldığı, ebeveynin sorunları çocukla çözme biçiminin çocuk açısından belirleyici olduğunu saptamışlar.
30 yaştaki erken yaşlanma sürecinin değerlendirilmesine ise epigenetik araştırmalardaki ilerlemeler imkan tanımış.Epigenetik nedir sorusunun cevabı ise : biyolojide DNA dizilimindeki değişikliklerde kaynaklanmayan,ama aynı zamanda ırsi olan gen ifadesi değişikliklerini inceleyen bilim dalıdır epigenetik.
Son yıllarda giderek artan araştırmalar gösteriyor ki bizi biz yapan bütün biyolojik özelliklerimiz aslında sadece genlerimizle sınırlı kalmıyor.DNA lar dışında da kalıtımsal rolü olan mekanizmalar var.
Epigenetik mekanizmalar aracılığı ile ebeveynler yaşadıkşları çevrenin etkilerin sadece çocuklarına değil birkaç kuşak sonraki torunlarına bile aktarabilirler.
Epigenetik mekanizmalar aracılığı ile gen ifadesinin değişmesi doğrudan çevresel şartlardan etkilenir ve bireyin DNA dizisi (genom) değişmese bile epigenomu değişebilir.Genomu tamamen aynı olan tek yumurta ikizlerinin epigenetik profillerinin oldukça farklı olması bu mekanizmaların sanılandan çok daha aktif olabileceğini ve kalıtımda etkili etkili olabileceğini göstermektedir.
Epigenetik konusunun detayını ayrı bir yazıya bırakarak tekrar araştırmamıza döneceğim ancak epigenetiğin anlaşılabilmesi için bir örnek vermek istiyorum.Coğrafi olarak zorlu bir bölgede yaşayan insanların o bölge koşulları ile baş etmek için edindikleri özellikler( çeviklik,hızlı düşünme,doğaya uygun davranma vb) gelecek nesillere aktarılır ancak bu aktarma gen diziliminde bir değişikliğe sebep olmaz.
Bu çalışmada da epigenetik bir ölçü kullanılarak bir bireyin epigenomu ile mevcut yaşlanma hızı değerlendirildi.Burada kullanılan ölçüt olan DNAmGrimAge geniş çapta sağlık belirteçlerine ( bunların içinde erken ölüm,zamana bağlı kalp hastalığı,zamana bağlı kanser vb ) dayandırılarak yapılmıştır.Burada plaktaki çizikler gibi ana iletim materyali değişmeyen ancak yine de özelliği etkilenen DNA metil boyasını alma değişikliklerine göre değerlendirilir
Anne ile bebek arasında bebeklik döneminde güvenli bağlanmanın kurulamamasının ilerde fizyolojik sağlıkta bağışıklık sistemi sıkıntıları ve kortizol yanıtlarında bozulmalar gibi sonuçlara yol açtığını gösteren çalışmalar gibi ergenlerle yapılan bu çalışma da ergenlik döneminde çok önemli olan akran ilişkisinin iyi kurulamamasının fizyolojik sistemlere zarar verdiğini ve erken yaşlanmayı tetiklediğini göstermektedir.
Burada erken yaşlanmayı tetikleyen faktörün sosyal ilişkilerdeki başarısızlıktan muzdarip bireyin yaşadığı stres olduğu düşünülmektedir.Ergenlik döneminde yaşanmakta olan hormonal değişiklikler,nörolojik gelişim ve sosyal gereklilikler bu dönemdeki sosyal stresi daha kuvvetli yapmaktadır. Aynı şekilde erişkinliğin başlarındaki sosyal iletişim sıkıntıları da güçlük yaratmakta ve bu da erken yaşlanma etkisi göstermektedir.
Strese maruz kalmak hipotalamus-hipofiz sistemi ve glukokortikoid sinyal sistemini bozarak stres bağlantılı epigenetik yaşlanmaya yol açar.Bu kapsamlı ve güzel çalışmada bu ispatlanmıştır.Araştırıcıların da sonuç kısmında belirttiği gibi çalışma 13-29 yaş aralığında yapılırken elbette çocukluk çağında yaşanılan sıkıntıların da burada alınan sonuçlara olabilecek etkisi ayrıca araştırılamamıştır. Burada not etmek gerekir ki çocuklukta maruz kalınan kötü muamelenin de epigenetik yaşlanmaya sebep olduğu 2017 ‘ de Jovanovic ve arkadaşları tarafından gösterilmiştir.
Bu çalışmadan aileler için kıssadan hisse bir sonuç çıkarmak gerekirse : Ergenler için akranları çok önemlidir.Onlarla ilişkileri ‘ ölüm -kalım’ meselesi gibi davranırlar.İşte bu çalışma tam da bunun bir noktada doğru olduğunu gösteriyor.Ergenler akranları ile ilişkilerinin ve o ilişkileri nasıl yönettiklerinin erişkinlik hayatlarında hem psikolojik hem de fizyolojik olarak son derece önemli olduğunu içgüdüsel olarak hissetmekte ve bu nedenle akran ilişkilerine çok önem vermektedirler.Aileler olarak bizlerin de onlara bu çabalarında destek olmamız öyle görünüyor ki ebeveynlik borcumuzdur.